Anevrizmanın en yaygın görülen tipi sakküler anevrizmadır, ki bu tip kesecik şeklinde bir genişlemedir. “Yalancı Anevrizma” ise damar cidarının çeşitli nedenlerle zayıflaması sonucu oluşan, kese oluşturmadan genişleyen bir durumdur. Bir diğer tür olan “mikotik anevrizma”, damar cidarının mikrobik enfeksiyon nedeniyle zayıflaması sonucu gelişen düzensiz balonlaşmalardır.

Anevrizmalar vücudumuzdaki diğer damarlarda da ortaya çıkabilir. Beyindeki anevrizmaların diğer damarlardan ayıran en belirgin özellik, beyin damarlarının kas tabakalarının, diğer vücut damarlarına göre daha ince, yani zayıf olmasıdır. Bu zayıflık, beyin damarlarında anevrizma gelişimini daha olası kılar. Beyinde gelişen anevrizmalar, vücudun diğer bölgelerinden farklı olarak etraflarında kaslardan oluşan bir destekten yoksun olarak, beyin suyu içinde tek başlarına seyrederler.

Vücudumuzda beyin dışında gelişen en önemli anevrizma, kalpten karın boşluğuna uzanan aort damarıdır. Herhangi bir damarda, cidarı yaralanarak kası zayıflayan durumlar anevrizma oluşumuna neden olabilir. Beyin ve aort anevrizmaları en tehlikeli olanlarıdır.

Anevrizma tedavisi sırasında, çıktığı damarın devamlılığını korumak esastır. Beyin anevrizmaları “klip” adı verilen bir cihazla kapatılırken, aort anevrizmaları stent uygulaması ile tedavi edilir. Damar çapının geniş olduğu durumlarda stent uygulaması tercih edilebilir.

Son on yılda, anevrizmaya damar içinden girilerek doldurulmasını sağlayan koil, stent ve kan akımını düzenleyerek anevrizmayı tedavi eden yöntemlerde olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Ayrıca, mikrocerrahi tekniği destekleyen ameliyat mikroskoplarının, ameliyat sırasında ICG anjiografi olanağı sunması da büyük bir ilerlemedir.

Ana damarın korunması durumunda, görevini eskisi gibi yerine getirir ve normal bir damar gibi çalışır.

tr_TRTurkish